Sohbet sırasında arkadaşlarımın hiç operaya gitmediğini duyduğumda hemen bir plan yaptım ve teknoloji harikası telefonumu elime alarak Kültür Bakanlığına bağlı İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden Başka Dünya isimli operaya bilet aldım. Başka Dünya’yı seçmemin nedeni inceleyerek beğenmem değil yer bulabildiğim en erken tarih olmasına odaklanmış olmamdı. 

Genel anlamda operadan keyif alan biriyim. İlk izlenim olarak arkadaşlarım her ne kadar beğendik demiş olsalar da kıyaslama yapamadıklarından bunu kabul etmem zor oldu. Ben yazıların nerede yazacağını ne kadar güzel olduğunu anlattım bir nevi kısa bir opera binası tanımını yaptım. Orkestranın sahnenin altında olduğunu ilk opera deneyimimde sonradan fark etmiştim. Bu deneyimler paha biçilmez olduğunu söylemek istiyorum. Derinden gelen müziğin sizi etkilememesi çok zor. Aslında en büyük yükün orkestrada olduğunu söylemek abartı olmaz.

Merdiven basamakları ve  hapishane parmaklıkları andıran bir sahne tasarlanmış.  Farklı bölümlerden farklı renklerle ışıklandırma yapılmış ve gereken zamanlarda görüntüleri gösteren projeksiyon duvara yansıtılmış. Basamak harici tüm sahne ışıklar ve projeksiyon ile değiştirilebilir hale getirilmiş. 

Oyun zindana atılan profesör olan Bilgin  karakteriyle açılıyor. Sonra kalabalık eski tarz polis kıyafetleriyle Amerikan polisler ile Başkan karakteri giriyor sahneye. Başkan karakteri kruvaze ceketli tek cam gözlükleriyle görüntüsüyle günümüzü yansıtmasa da şimdiki zamana atıfta bulunuyor.

Sonrasında Leyla karakteri giriyor sahneye. Leyla, Bilgin’in kızı. Burada Dünya da yaşamın bitmeye yakın olduğunu , mavi gökyüzünün gri olduğu artık burada insanlığın kalamayacağı görüntüler ve söylemlerle anlatılıyor. Tabi burada sürekli karamsarlık olduğunu anlamak pek zor olmuyor. Başkan, Bilgin’i keşfettiği başka gezegene götürmesi için Leyla ile tehdit ediyor. Leyla ile baş başa görüşmek istemeyen Bilgin o sırada yeni gezegene nasıl gidebileceğini gösteren bir pusula veriyor Leyla’ya.

Leyla bir şekilde yeni gezegene gidiyor. Yeni gezegende tanrıların yaşadığı bir gezegen olduğu sahneye çıkan; Yunan mitolojisinde tanrıların tanrısı Zeus ve onun karısı evlilik tanrısı Hera ile anlaşılmakta. Zeus, Leyla ile karşılaştığında aşık olur ve insan olmaya karar verir ve tüm izleyicilerin gülmesine neden olan bir tip ile insana dönüşür. Sahnede bir aşk rüzgarları eser ta ki Başkan’ın bir yolunu bulup yeni gezegene gelmesine kadar. Başkan tüm dünyayı buraya taşımak ister fakat Zeus dünyayı mahveden insanlığın buranında yok olmasına neden olacağını düşünerek Başkan ile kavgaya girişir. 

Başkan günümüz dünyasında kiminle bağdaştırıldığı anlamamakta güç değil. Bu süreden sonra giydirme cümlelerle birlikte Başkanı aşağılayıcı kelimeler kullanıldı. İzlerken bunu anlamak güçtü bunun en büyük nedeni operanın Türkçe oluşuydu o müzikal havayla Türkçenin uymadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Başkan ile Zeus’un kavgası Başkanın Zeus’u öldürmesiyle son bulacakken Zeus bir süre süründükten sonra tekrar dirilir. Leyla tekrar tanrı olan aşkına şaşırır bu sırada Hera zaten Zeus’un sık sık çapkınlık yaptığını istediği kılığa girebildiğini söyler. Zeus’un dirilmesi Başkanın kaçmasına neden olur Zeus yücelir yücelir.

Sahne sanki geçmiş günleri betimlercesine değişir. Bilgin normal bir profesör gibi çalışmaktadır. Karısı ise Hera karakterini oynayan oyuncu canlandırmaktaydı. Mutlu bir hayat sürerken Başkan karakterini oynayan oyuncu komiser rolünde tekrar sahneye gelir ve profesörü yaptıklarından dolayı tutuklar. Profesör eşi ve küçük kızı Leyla ile vedalaşır. Mutlu tablo burada son bulur. Tüm bunların bir rüya olduğunu anlamış oluruz.

Operanın içeriğini kısa özet geçtikten sonra gelelim rahatsızlık duyduğum konulara. 

Operanın Türkçe olması hem müzikal anlamda hem de anlaşılma anlamında büyük rahatsızlık verdi. Bunun yanında tanrının bir varlık olarak gösterilmesi ölmesi dirilmesi oğullarının olması ve bu tanrının Atatürk ile bağdaştırılmaya çalışılması beni oldukça rahatsız etti. İyi veya kötü olmuş olsa da kişiliğim kimsenin yerilmesine ve hakaret edilmesine tahammülü yok. Başkan karakteriyle bağdaştırılan, hepinizin anladığı kişiye hakaret edilmesi de ayrıca beni rahatsız etti. 

Günün sonunda operaya gitmiş, farklı bir temsili görmemiz olmamızın ve en önemlisi bir arada bir aktivite yapmamız bizi oldukça mutlu etti. Bu arada opera binası olan Süreyya Operasından hiç bahsetmedim başka bir yazımda bu binadan da bahsetmeden geçmeyeceğimi bilmenizi isterim. 

Son olarak size tavsiyem size uysun veya uymasın tüm içerikleri dinleyin, okuyun, izleyin ve objektif olun kasılmanıza gerek yok. 

 

Not: Opera eleştirmenliği yapacak kadar bilgiye sahip değilim. Bu yazıda sadece izlenimlerimi aktardım.

Published On: 19 Kasım 2016 / Categories: BLOG / Tags: , , , , , /

En Son Haberleri Almak İçin Abone Olun

Spam yok! Gizlilik Politikamız hakkında buradan bilgi edinin.