“Evet, biliyorum, arkadaşlarınızın artık düşmanınızmış gibi davranmaya başladıklarına inanıyorsunuz. Bakkalınız, çöpçünüz, rahibiniz, baldızınız ve hatta köpeğiniz bile kilo aldığınızı, etrafınıza olan eski ilginizi kaybettiğinizi, aklınızı kaçırdığınızı düşünüyor. Üstüne üstlük etrafınızdakilerin zamanlarının büyük çoğunluğunu paramparça olduğunuzu, işinizi kötü yaptığınızı, kendi kendinize zarar verdiğinizi söylemekle geçirdiklerine inanıyorsunuz. Ama emin olun hiç kimse aslında sizi düşünmüyor. Onlar sadece kendilerini düşünüyor; tıpkı sizin gibi.”

Bu cümleler “Rules for Aging” kitabının yazarı Roger Rosenblatt’a ait. Bu satırlara, “sahne ışığı etkisini” okurken rastladım. Sahne ışığı etkisi, diğer insanların görünüşünüze ve davranışlarınıza gerçekte olduğundan daha fazla önem verdiklerine inanma eğilimidir. Aslında diğer insanlar kendileriyle bizimle ilgilendiklerinden daha fazla ilgilenirler ama biz hâlâ bir partide söylediklerimiz hakkında ya da bir toplantıda taktığımız kravatın doğru seçim olup olmadığı konusunda takıntılıyızdır.Siz de sahne ışığı etkisinden muzdaripseniz size iyi bir haberim var. Araştırmalar, düşündüğümüzden çok daha az insanın gaflarımızın farkına vardığını, farkına varan biri varsa bile onları düşündüğümüzden çok daha az ve çok daha yumuşak yargıladığını ortaya koyuyor.

Bunu bilmek sizi rahatlatabilir. Çoğumuz hayallerimizin peşinden gitmekten korkarız. Bunun en önemli nedeni becerilerimizin yetersiz olduğunu düşünmemiz değil, başarısız olursak diğerlerinin hakkımızda düşüneceklerinden endişe duymamızdır. Başkalarının bizimle ilgili düşüncelerini o kadar çok önemsiyoruz ki, endişemiz hareketlerimizi engelleyen bir korku haline geliyor.

Bir işi yapmak için aslında sandığımızdan çok daha fazla olanağa sahip olsak da bazen kendimizi geri çekeriz, sınırı geçmeden kenarda dururuz çünkü harekete geçmek için cesaretimiz yoktur. Girişimcilerin ruhunda bulunan ve onları harekete geçiren en önemli özellik işte budur: cesaret.

Cesaret, hedeflerimizin peşinden gitmemizi sağlayan yaratıcı bir güçtür. Cesaret, düşüncelerimizi eyleme dönüştürmemizi ve hayatımızı geliştirmemizi sağlar. Bir işi yapmak için aslında sandığımızdan çok daha fazla olanağa sahip olsak da bazen kendimizi geri çekeriz, sınırı geçmeden kenarda dururuz çünkü harekete geçmek için cesaretimiz yoktur.

Korkularımız hayallerimizin çok uzaklarda olduğunu zannetmemize yol açar ve korkularımızı biraz bastırdığımızda ya da onlardan tamamen kurtulduğumuzda cesaret ortaya çıkar. İşte bu cesaretle daha önce mümkün olabileceğini düşünmediğimiz şeyleri yapabiliriz. Siz de korku hisseder elbette ama bu korkuyu daha az caydırıcı bir hale getirmek için çeşitli teknikler uygularlar. Bu tekniklerden biri korkuyu kendinizin yaratmış olduğunu ve sahne ışığı etkisi gibi nedenlerle olması gerektiğinden 10 kat daha büyük hal aldığını hatırlamaktır.

Published On: 7 Nisan 2017 / Categories: BLOG /

En Son Haberleri Almak İçin Abone Olun

Spam yok! Gizlilik Politikamız hakkında buradan bilgi edinin.