Hayatta ölüm ve vergiler dışında hiçbir şeyin kesin olmadığını söylerler. Kaçınılmaz olgulardan oluşan bu listeye, zorluklarla karşılaşmayı da ilave etmenin doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Her birimiz hayatta güçlüklerle karşı karşıya kalırız ve bunu iş yönetimi konusunda da deneyimleriz. Burada unutulmaması gereken iki önemli nokta bulunur; birincisi bu zorlukları hepimizin yaşayacağı ve bu yüzden hazırlıklı olmamız gerektiğidir. İkincisi ise: Karşılaştığımız zorluklara tepki verme şeklimizin hayatımızda büyük bir fark yaratacağıdır.
Güçlükle karşılaştığımızda kendimize sorabileceğimiz iki çeşit soru vardır. Bunlardan ilki neden sorusudur. Kendimize “Neden bu hatayı yaptım?”, “Neden bu benim başıma geldi?” diye sorarız. Gelecekte bu hatalardan kaçınmak için hatalarımızdan ders çıkarmak yerine neden soruları üzerine çok vakit harcamak zaman ve enerji israfıdır.
“Neden” yerine “nasıl” sorularına odaklanmaya çalışmalısınız: “Bu sorunu çözmek için ne yapabilirim? Ya da en azından bu sorunu nasıl yönetebilirim? Gelecekte böyle bir problemden nasıl kaçınabilirim?” “Nasıl” ile başlayan soruları cevaplamak mevcut zorlukla baş etmemize yardım eder ve bizi gelecekteki güçlükleri daha iyi idare etmemiz için hazırlar.
Hayatınızda ve işinizde, yaşadığınız güçlüklerden bazı çok önemli dersler çıkaracaksınız. Zor dönemlerden geçtiğimizde, kendimizi tanır, dayanma kabiliyetimizi ve daha önce fark etmediğimiz güçlü yanımızı görürüz. Zor günleri atlatmak bizi daha güçlü ve metanetli hale getirerek gelecekte karşılaşacağımız zorluklarla mücadele edebilmemizi sağlar.
Bizi tanımlayan şey yaşadığımız zorluklar değil, bu zorluklar karşısında yaptıklarımızdır.